Sevgili dostlar, geçtiğimiz yıllarda bir gazetenin internet sitesinde yayınlanan bir yazımı, içinde bulunduğumuz bu günlerde anlamlı olacağı düşüncesiyle sizlerle tekrar paylaşmak istedim.
”
YAŞAM VE DOSTLUK
Geçtiğimiz günlerde klinikteki hemşirem formalite gereği bana bazı evraklar imzalattı. Masumane
bir nedenle geleceğe dönük fazladan atılmış bir imza için ben kendisine “Ya ölürsem? ” diye sordum. Buna karşılık değerli hemşirem “O zaman üzerini daksilleriz abi.” dedi. Aldığım bu yanıt gerçekçi ve benim için çok anlamlıydı. Çok da hoşuma gitti. Kendi kendime” İşte yaşam bu kadar basit” diye söylendim. Gidenlerin üzeri daksillenir, kalanlar ise yaşama devam eder. Önemli olan yaşadığın sürece bu dünyada üzeri daksille kapatılmayacak birşeyler bırakmak. Iyilik, dostluk, kalıcı eserler gibi.
Ben bugün kü yazımda nacizane biraz dostluk kavramından bahsetmek istiyorum.
Dost olup ve bunu sürdürebilmek zor bir sanattır. Özveri ve fedakarlık ister. Bence en iyi dost, dost bildiği insanın derdini, tasasını paylaşan, duygularını başkalarından daha iyi okuyan, onları yüreğinin derinliklerinde hissedendir. Dostlukta yüksek ego ve hırs bir arada barınamaz.Çıkar ilişkisi asla gözetilmez. Mağduriyet yaşayan insan, dost bildiklerinden empati bekler.Zira kalp herkeste var ama yürek başka şeydir. Tanrı tarafından bize bahşedilen hayatın süprizlerle dolu olduğunu hepimiz biliriz. Ne yazık ki yaşam denen yolculuk herkes için her zaman yolunda gitmeyebiliyor. Böyle durumlarda tarifsiz bir sızı gelir, insanın sinesine oturur. Gaipten bir ses haykırır sana “Arkadaş bu güne bak, şu anda sahip olduğun zamani doyasıya yaşa, elindekileri meçhul bir geleceğe feda etme. O gün senin için hiç gelmeyebilir.
İnsan denen varlık, mutlak hakimiyet sahibi değildir.” Kısaca gerçek dostluk iyi günde de, kötü günde de yaşamın paydasına ortak olmaktir. Gerçek dostlar menfaatleri bitene kadar değil, yürekleri yetene kadar sizi sevenlerdir.(alıntı)
Yaşamınızda gerçek dostlarınızın çok olması temennisiyle…
”
