TANRI’NIN YAZDIĞI KİTAP: DOĞA

T

Sevgili okurlar, doğumla başlayıp ölümle nihayete eren ömür bir defa yaşanır ve biter. Bazı inanç gruplarına göre insan ruhunun ölümden sonra ete kemiğe bürünerek başka bir bedenle dünyaya geldiği söylense de bu inancın bilimsel düşünen çoğunluk için ütopik bir durumdan öteye hiçbir anlamı yoktur.

İyi ve kötüyü birbirinden ayırma yeteneğine sahip insanoğlunun yapması gereken en baştaki şey, imkanları dahilinde doğa ile iç içe yaşamayı bilmektir. İnsan bunu başarabildiği takdirde yaş kaç olursa olsun hayatta hep tekrarladığımız “sanki dünyaya yeniden geldim” duygusu yüreğimizden hiç eksik olmuyor.

Çoğumuzun yaşam mücadelesi verdiği devasa şehirlerde üzerinde yürüme özlemi çektiğimiz toprak için ünlü düşünür Victor Hugo “Hepimizin bir annesi vardır, o da toprak.” demiştir. Yine Cicero “Biz tabiatı örnek alırsak asla yanılmayız” tespitinde bulunmuştur.

Her insanın olanakları ve tercihlerine göre değişik dinlenme (tatil) çeşitleri vardır. Herkesin zevkine saygı duymakla birlikte, ben bu defa insanın insana sunumundan ziyade doğanın insana sunumuyla hayat bulmuş tatil şeklini tercih ettim. Her defasında çevreye şöyle bir baktığımda gözüme ilişen bütün güzelliklerin Tanrının bize bahşettiği nimetler olduğuna inanıyor ve şükrediyorum. Doğanın gençlere kuvvet, yaşlılara ise hikmet verdiği yadsınamaz. Herkesin inanç felsefesine göre, isterseniz Tanrı deyin, isterseniz doğa, bizlere sunulan mucize niteliğindeki güzelliklere samimiyetle baktığımızda benliğimizi tatlı bir huzur kaplıyor. Kendimizi o yaratıcı güce çok daha yakın hissediyorsunuz.

Kimin söylediğini bilmiyorum, ama doğal güzelliklerle göz göze geldiğimde şöyle anlamlı bir benzetme hep aklıma gelir: Doğa, Tanrının yazdığı bir kitaptır. Çiçekler ise doğanın en güzel süsüdür. Tabiat aşkı, insanın umutlarını boşa çıkarmayan yegane aşktır.

Kapı önündeki çeşmeden onlarca yıldır biteviye akan suyun sesi, sabah uyandığında etraftan gelen kuş cıvıltıları, burun direğini tatlı tatlı okşayan envai çeşit çiçek kokuları, bir sevgili nezaketi ile sırtını tatlı tatlı ısıtan güneşin berraklığı ve daha birçok güzelliklerle birlikte kapılınan duygu seli insandan benciliğin en ufak kırıntısını bırakmıyor ve her canlının birbirlerine zarar vermeden bu dünyada yaşama hakkına sahip olduğu bilincine varıyorsunuz.

Hayatta bazen huzuru yakalamak ve bu huzuru başkalarına da aktarmak gerektiğine inananlardanım. Bu kısacık yazımla bu beceriyi ne kadar başarabildim, bunu da sizlerin takdirine sunuyorum.

Yorum Ekle