Sevgili dostlar, ister ağzında ballı kaşıkla dünyaya gelsin, isterse binbir türlü dertle yokluğun içerisinde dünyaya gözlerini açsın; her insanin bir tane ömrü vardır. Bu ömür denen şeyden herkes payına düşen kadarıyla nasiplenir. Bu nedenle olanakların el verdiği ölçüde yaşamı adeta gergef güzelliğinde işlemek amacımız olmalıdır. Zira”Bu defa istediğim gibi olmadı, Tanrım bir şans daha”diyebilme ayrıcalığımız asla yoktur.Hangi maddi olanaklara sahip olursanız olun, sosyal statünüz ne derece şaşaalı olursa olsun yine de dünyada hiçbir insanin gecmişe dair keşkelerinin olmadığını düşünmüyorum.
Kuvvetle muhtemeldir ki az veya çok hiç kimsenin yaşamında birşeyleri ıskalamadığı vaki değildir. Zaten yapılan hatalardan pişmanlik duymak da insana mahsus bir meziyettir.
Sevgili okurlar, bana göre yaşamın temel direği paylaşma duygusudur.Burada söz konusu olan sende yeterince olup, başkalarında olmayan veya yeterince olmayanlardır. Nedir bunlar; Her çeşidi kutsal olan sevgidir, maddiyattır, dert tasadır veya dinleyip, kendini dinletebilme yeteneğidir. Bütün bunlara vakıf olabilmek için de insanın hırs ve egosunun aşırı güçlü olmaması gerekir. Velhasil insan olarak doğduysak o güzellikte yaşayıp, onurlu bir şekilde sona varmak asli görevimiz olmalıdır.
Maalesef bugün ülkemizde yaşananlara bakar mısınız? Rakiplerine zulmedenler, belli bir yaşa gelmişler ama fani olduklarını akıllarına bile getirmiyorlar. Düşman hukuku uygulayarak “Ben yaptım, oldu” anlayışıyla yasa, töre ve acıma duygusu taşımadan; bir kısmı ciddi sağlık sorunlarından muzdarip insanları aylarca, yıllarca hapislerde çürütüyorlar. Bazılarına yöneltilen suçlamaların iddianameleri bile ortada yokken bunları yapabiliyorlar. Kendilerine rakip gördüklerini siyaseten yok etmek için kanun ve nizam dinlemiyorlar. Bütün bu kötülüklerin altında yatan aşırı hırs, güçlü ego varlığı ile sevgisizlik ve paylaşma duygusunun olmayışını kim inkar edebilir?
Değerli dostlar; kendilerini o koltuklara oturtan vatandaşın sorunlarına çare olmak yerine, onların sırtlarına daha da fazlasını yüklemek için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar. Sonuç itibarı ile bu noktada söylenecek çok şey var ama esasen konumuz bu değildi. Bugünün güçlüleri en kısa sürede başkalarına çektirdiklerinin daha fazlasıyla ödullendirilmesi(!) dileklerimle sözlerimi şair Behçet Necatigil’in bir şiiriyle noktalıyorum.
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde sevgiyi söylemek
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde açan çiçekler vardı
Gecelerde ve yalnız
Vermeyi az buldunuz.
Yahut vaktiniz olmadı.
