Sevgili Okurlar,
AKP iktidarları tarafından karpuz gibi iki parçayı ayrıştırılmış toplumun bir kesimi insanca yaşamanın özlemini çekerken diğer kesimi ise kurgulanan sahte kasetler, yalan yanlış terör bağlantısı algıları ve din sömürüsünün aşırı etkisinde kalarak ülkenin bekası kaygısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı önümüzdeki beş sene için yeniden cumhurbaşkanı seçti.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinde yaşananlara bakınca bu seçimlerin adil olmayan koşullar altında yapıldığını izan veinsaf sahibi hiç kimse inkâr edemez, dolayısıyla da bir tarafa kazandı diğer tarafa da kaybetti diyebilmek doğrusu insanın içinden gelmiyor. Muhalefet ve ülkede yaşamını sürdürmekte zorlanan tüm insanlarımız adına söylüyorum, ne yazık ki bu Sonuçlara beş yıl daha katlanmak zorundayım.
2018 cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde “Siz bu kardeşinize yetkiyi verin ondan sonra bu faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” diyen cumhurbaşkanı Erdoğan istediği gibi yetkiyi aldı. Ancak söylediklerinin tersine o noktadan sonra ekonomide her şey çok daha kötü duruma geldi. Alanında uzman birçok bilim adamı ve akademisyenlerin uyarıları dikkate alınmayarak “faiz neden enflasyon sonuçtur” iddiasında ısrar edildi. “Ben ekonomistim ekonominin kitabını yazdık” denilerek yanlış uygulamalara devam edildi.Ekonominin bilimsel gerçekleri göz ardı edilerek “ Ortada Nas varken, sana bana ne oluyor?” denilerek Merkez Bankası politika faizi %19’dan % 8,5’ a düşürüldü. Buna rağmen vatandaşın bankadan aldığı kredi faizleri %35- 40’lara yükseldi.
Geçen bu beş yıl içeresinde hazine ve ekonominin başında sırasıyla cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak, Lütfü Elvan, Nurettin Nebati denemelerinden sonra bu defa kapıdan kovdukları Mehmet Şimşek adeta bacadan içeri alınarak hazine ve ekonominin başına getirildi. Şimdiye kadar yap boz tahtasına çevrilen ekonomi alanında umarım bundan sonra istikrar sağlanır.
Çiçeği burnunda bakan Mehmet Şimşek AKP’den gönderilirken kendisi için Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoglu, Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i kasdederek ;
“bunlar Halkbank’ı dolandırmaya çalışıyorlar”
Nurettin Nebati, “İngiliz pasaportlu adam”
Devlet Bahçeli,
“Kiralık şahıs maliye bakanlığını işgal etmektedir. “diyerek kapı dışarı etmiş, şimdi ise hoş geldiniz diyerek alkışlarla görevi kendisine teslim etmişlerdir.
Hazine ve maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in göreve gelir gelmez verdiği demek şöyledir: “Önümüzdeki dönemde şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk temel ilkelerimiz olacak. Türkiye’nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneğe kalmamıştır. Kurala dayalı öngörülebilir bir Türkiye tutarlılık özlenen refaha ulaşmamızda anahtar olacaktır.” Mehmet Şimşek’in bu açıklaması bugüne kadar yapılanların yanlış olduğunun itirafıdır doğrusu.
Bu tespit kendisine güven duyularak ekonominin başına getirilen birisi tarafından yapıldığına göre şimdi bizlerin kamuoyu olarak ülkeyi yönetenlere şu soruları sormak en doğal hakkımızdır,
*Neden ülke ekonomisini deneme tahtası haline getirdiniz,yazık değil mi bu ülkeye ve vatandaşa?
*Yanlışlarda ısrar ederek heba edilen geçmiş yılların hesabını kim verecek?
* Bu anlayışla bir şirketi yönetmeye kalksaydınız sizleri kaç gün görevde tutarlardı veya kendi şirketiniz olsaydı bu anlayışla mı yönetirdiniz?
Zira son beş ayda TL’nin değer kaybı % 80’e ulaştı. “Milli paramız ülkemizin onurudur.” sözünü defalarca sizlerden de duyduğumu hatırlar gibiyim! Şimdi iktidar diyecektir ki yine de seçimi biz kazandık.
Evet öyle veya böyle az farkla da olsa kazandınız. Işte bu da bizim ülkemize has ilginç bir durum.
Geçmişte yaşanan skandal boyutlarındaki olaylar göz önüne alındığında gelişmiş demokrasi ile yönetilen medeni ülkelerde siyasi hayattan silinerek yaptıkları yanlışların hesabını vermesi gereken partileri bizim saf gönüllü vatandaşımız maalesef baştacı ettiler.
İşinin uzmanı sosyologların, bu meseleyi etraflıca araştırarak toplumu aydınlatması gerekmektedir.
