Sevgili okurlar,
Mustafa Kemal Paşa liderliğinde başlatılan Kurtuluş Savaşı, onca yokluk ve sefalete rağmen, vatan – millet aşkıyla ve Mustafa Kemalin liderliğinde büyük bir başarıyla kazanılmış, isgalci güçler topraklarımızdan kovulmuştur. Daha sonra silah arkadaşlarından bazılarının tereddüt ve itirazlarına rağmen Mustafa Kemal Atatürk,Türkiye’ye yakışan yönetim şeklinin Cumhuriyet olacağına karar vermiş ve 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyeti ilan etmiştir.
Bölücü hainlerin TUSAŞ’a saldırarak, masum beş vatandaşımızın şehit edilmeleri nedeniyle 29 Ekim Cumhuriyet bayramı kutlamalarının yapılmaması veya sınırlı tutulması bazı belediye ve diğer resmi kurumlar tarafından beyan edilmiştir. Her ne kadar son yıllarda bu tip resmi kutlamalar kerhen yapılıyor görünse de, cumhuriyet geçmişimiz incelendiğinde ülkemizin asla terör ve gerici güçlerin yılgınlığına düşmeyeceği bir gerçektir. O zaman tam da aksine bu Cumhuriyet Bayramını büyük bir coşku içinde kutlayarak cumhuriyet düşmanı, bölücü hainlere emellerine asla erişemeyecekleri gerçeği bir daha gösterilmelidir. Bu noktada TUSAŞ saldırısında şehit düşen vatandaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. Mustafa Kemal ATATÜRK kendi dönemindeki bölücü ve hain girişimleri de göz önünde bulundurarak, geleceğin gençlerine öğütlerini ,Gençliğe Hitabesinde en güzel şekilde belirtmiştir.
” Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Dolayısıyla günümüzde cumhuriyete, ulusal bütünlüğümüze, Atatürk ve onun devrimlerine yapılan saldırılar, onun yolunda gidenler için asla süpriz olmamalıdır. Feraset sahibi ve ileri görüşlü o büyük insan taaa o zamanlardan bu günleri görebilmiştir.
Bugün bazı çevreler varsın Atatürk’ü görmezden gelsinler, dini, milli bayram ve hutbelerde adını anmasınlar.
Varsın onlar için çağ dışı tarikatlar sivil toplum kuruluşu olarak kabul edilsin. Atatürk devrimleri yok hükmünde sayılsın. Hain terör örgütleri varsın ülkemizin birlik ve bütünlüğüne saldırsınlar. Kendileri için uygun buldukları siyasi ortamlardan faydalanarak vatandaşlarımızı din, mezhep ve köken itibarıyla bölmeye çalışsınlar. Şunu kabul etmek gerekir ki o vatan hainleri bütün bu kötülükleri yaparak gerçek vatan severleri üzecek, ülke ekonomisine büyük zarar vereceklerdir. Yapılan bütün bu kötülüklere rağmen Atatürk, demokrasi ve cumhuriyet tutkunu bizler büyük Atatürk’ün öğütlerini asla unutmayarak, o doğrultuda hareket edeceğiz. Bu güzel ülke ve Türk Ulusu ebediyen var olacaktır.
Ülkemizin birliğine, bütünlüğüne, laik ve demokratik düzenine kastedenler şüphesiz büyük hüsrana uğrayacaklardır. Dolayısıyla da vatan sever olan bizler asla karamsar olmayalım.
Daha nice 101. yıllarını kutlayacağımıza inandığım 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımımızı kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.
