
Sevgili dostlar, doğduğum toprakları terk edeli tam 60 yıl oldu. Çok sık olmasa da içime hasret oturduğunda, özlemim dayanılmaz hal aldığında sılayı ziyaret etmeyi hiç ihmal etmedim. Bizim kültürümüzde “İnsanın gerçek vatanı doğduğu topraklardır” diye bir de söz vardır.
Bu bayram arefesinde özlemim depreşti yine, anılara daldım gittim.
Bundan yıllar önce yine bir bayram arefesinde memleketime yaptığım ziyarette içim içime sığmıyordu. Nasıl bir çocukça duygulara kapılmışsam oraya vardığımda toprağıyla, taşıyla, insanlarıyla bıraktığımda var olanları bulacağım hayaline kapılmıştım. Ne yazık ki geçen zaman orada da yapacağını yapmış, köyümü her şeyiyle değiştirmiş, benim için bir yaban haline sokmuş. Her şey bana yabancı, ben de her şeye yabancıydım. Doğduğum, emektar baba evi olmasa karşılaştığım manzaranın gerçek olduğuna inanmayacaktım. Çocukluğumun idollerini aradım, hiçbiri yoktu.
Öyle bir özlem içinde gözümün önünden geçip gitmelerini engelleyememiştim.
Örneğin:
Keçiler çift doğuruyor, ekinler daha verimli oluyor diye inancı gereği Hıdırellez gününde ilk olarak beni evine götüren Eminçavuşların Firdes abla,
Yazın bahçesinden, kışın samanlığından elmalarını çaldığımız ve elmalarla birlikte galiz küfürlerini de yediğimiz Zun’lu karı,
İlk defa pirinç pilavını evlerinde yediğim gönlü bol, süt anam Fadime Abla,
Dindar olmadığı için köyde pek itibar görmeyen dünya iyisi, Kafkas göçmeni Naim dayı,
Son nefesini verirken başında Kuran-ı Kerim okuduğum ,doktor ve hastane yokluğundan daha otuzlu yaşlarında anası zavallı Emine ablanın gözleri önünde yaşama veda eden Ahmet abi,
Eşimle köye ilk gittiğimizde, sevgili eşime övgü mahiyetinde “muşambalanacak gelin” diyen Hongül Hatçe abla…
Ben ne umutlarla geldim ama sizler yoksunuz, yerleriniz boş kalmış.
Kiliseye tüneyip, yuvalanan güvercinler, ahırlardaki keçiler, tarlalardaki karga sürüleri yok olmuş, diktiğimiz meyve fidanları büyümüş ama eskiler hepten kocamış.
Elma çalacak ne kız kalmış ne de kızan..
Bu ziyaretimde yaşadıklarımı hiç unutamadım.
Günümüze gelirsek değişmeyen ne kaldı ki? Ülkemizde huzuru sağlamakla yükümlü olanlar aksine tüm huzursuzlukların kaynağı oldular. İnsanın insana zulmü dayanılmaz boyutlarda. İnandığımız değerler hızla yok edilmekte. Hızlı bir değişim sürüp gitmekte.
Diliyorum ki bundan sonraki değişimler iyiye, güzele, doğruya, adalete, haksızlıklara ilaç olsun. Bunların gerçekleşeceğine inancım sonsuz. Güzel günler de görmeliyiz artık ahir ömrümüzde.
Bayramımız kutlu olsun, gönüller bayram sevinciyle dolsun.
Hep birlikte nice bayramlara…🌸⚘️🌸
