SİYASET VE MUTLULUK

S

Ülkemizin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk Nutuk’un bir bölümünde siyaset yapmaktan şöyle bahseder “Ulusal sınırlarımız içinde her şeyden önce kendi kuvvetimize dayanarak varlığımızı korumakla, ulusun ve ülkenin gerçek mutluluğuna ve refahına çalışmak…
Genel olarak ulusu geniş emeller (hayaller) peşinde oyalamamak ve onu zarara uğratmamak… Uygar dünyadan, uygar insanca davranış ve karşılıklı dostluk beklemektir.”
Yine bazı kaynaklardan sağlanan alıntılar da da;

  • Siyaset temelde farklı çıkarların öncelik ve ihtiyaçlarının temini idaresi demektir.
  • Farklı çıkarlar arasında bölünmüş toplumların şiddet içermeyen özgür tartışma yoluyla yönetilmesidir.
  • Politik olma, en az gürültüyü çıkararak en fazla fayda sağlayacak şekilde işleri yürütmektir.( Şafak Keklik)
  • Politik doğruculuk, farklı din, dil, kültür ve cinsiyetten kişileri İNCİTMEMEK AMACIYLA özenle kullanılan ifade, düşünce ve uygulamaları tanımlamak amacıyla kullanılan bir terimdir.

Özetle tüm bu açıklamalardan çıkarılacak tanım, siyasetin o ülkede yaşayan herkesin refah ve mutluluğu için yapılması esasıdır. Bu söylenenlerin hepsi doğru ve mantıklıdır da acaba ülkemizde siyaset bu amaçla mı yapılmaktadır, tartışılır.


Çok eskilere gidip bilinenleri tekrarlayıp sizleri yormak istemiyorum.
Özellikle 2010 yılından sonra ülkemizde yaşananları / yaşatılanları şöyle bir zihin süzgecinden geçirerek uygulanan siyasetin, küçük bir azınlık hariç bu toplumu, mutlu mu yoksa mutsuz mu ettiğini sizlerin takdirlerinize sunuyorum. Bana soracak olursanız, siyaseten son on beş yılı hiç yaşamamış olmayı çok isterdim diyebilirim.


Peki bu günlerde ülkemizde neler yaşandı ve yaşanıyor?


Toplumun azınlıkta kalan tuzu kuru bir kesimin dışında, büyük bölümü uzun zamandır süregelen yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı nedenleriyle aşırı derecede geçim sıkıntısı çekiyor. 2025 yılı başında yapılan düşük oranlı zamlarla emeklilerin çoğunluğu ve asgari ücretliler açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyorlar. Ocak- Kasım 2024 döneminde 1.663.669 kişi kredi kartı ve kredi borcunu ödeyemiyor.
Binbir güçlük ve nice hayallerle okuyan gençler iş bulamıyor, bulabilenler de yetersiz ücretler nedeniyle mutsuz ve arayış içindeler. Başta öğretmenler olmak üzere birçok meslek sahibi gencimiz atanmıyor, atanamıyor.
Çoğunluğu eğitimli ve meslek sahibi gençlerimiz yurt dışına gitti, kalanlar da gitmek için çareler arıyorlar. Kısacası dışarıya beyin göçü veriyoruz.
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın “gençlere evlenin ve en az üç-beş çocuk yapın tavsiyesi bir yana, azımsanmayacak sayıdaki genç insanlar, yüksek kiralar ve yoksulluk nedenleriyle evlenmeye sıcak bakmıyorlar. Ülkemizde uygulanan ayrımcılık, adam kayırma, liyakatsiz atamalar başta gençlerimiz olmak üzere toplumu demoralize etmiştir.
Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş “Baba huzurlu olursa, aile huzurlu olur, çocuklar, anneler de huzurlu olur demekte.” Kendileri toplumun çoğunluğunun yaşadığı gerçekleri görmüyor veya görmek istemiyor herhalde. İşsiz veya yeterli ücret alamayan, dolayısıyla da evinin zaruri ihtiyaçlarını karşılayamayan bir baba nasıl huzurlu olabilir? Sayın başkana sormak gerekiyor.
Bu zihniyetle mi ekonomik krizle geçen 2024’ü emekli yılı, muhtemelen aynı koşullarda geçecek olan 2025 de aile yılı ilan edildi(!)
Daha on beş gün önce Bolu- Kartalkaya’daki bir otelde çıkan yangında otuz altısı çocuk, yetmiş sekiz canımızı kaybettik.
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan ” 78 canımızı bizden kopartan bu katliamın yaşanmasında kimin sorumluluğu, kusuru, eksiği ve ihmali varsa tekmili birden hesap sorulması gerekir.” şeklinde demeç verdi. İnşallah takipçisi olur. Keşke bu ciddiyet, her kademedeki sorumlular tarafından vahim olay olmadan önce gösterilseydi.
Bu tip otellerin kontrol ve denetimi uhdesinde bulunan Kültür ve Turizm Bakanlığının başındaki bakan Nuri Ersoy ve görev ihmali bulunan diğer yetkililer koltuklarında oturdukları sürece konu ile ilgili çalışmalardan tatmin edici sonuç alınacağından kuşku duyulmaktadır.
Sayın bakan bu vahim olaydan sonra istifa etmeliydi…

Toplumun tüm katmanlarına hitap edecek ve onları mutlu kılacak bir siyasi olgunluk umut ve beklentisiyle…

Yorum Ekle